İyi ki doğdun Pavel Nedvěd
30 Ağustos 2013 Cuma
Football is not the same without you!
6 Ağustos 2013 Salı
Muhteşem ''Konfederasyon Kupası Sanatı''
Bu sene Brezilya'da düzenlenen ve Brezilya'nın kazandığı Konfederasyon Kupası'na katılan ülkelerin en önemli ressamlarının eserlerinden örnek alınarak bir dizi resim çizildi.İşte ülkelere özel yapılan ve ünlü ressamlarından ilham alınan eserler:
5 Ağustos 2013 Pazartesi
Sarı Kırmızı'ya gönül veren "muhalif" adamlar
Galatasaray tribününü yakından takip edenler bilirler. Metin Kurt ruhundan devam eden, kendilerine hayata "soldan" bakan Galatasaraylılar diyen tribün grubu 'Tek Yumruk'u. Biz de kendileriyle bir röportaj gerçekleştirdik, ortaya bu keyifli söyleşi çıktı :)
Biz sarı kırmızıya gönül vermiş bu “muhalif” adamları yakından tanımak istedik.
1) İlk soruma gelince, sitenizde yer alan biz kimiz? adlı bölümde yer alan renklerin kardeşliği üzerine düşünceleriniz nelerdir? Türkiye’de üç büyükler üzerinden yürütülen linç kampanyaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

2) Türkiye’de
tribün kültürü sizce gerçek anlamda varlığını sürdürebiliyor mu? Son
zamanlardaki federasyon uygulamaları hakkında neler düşünüyorsunuz? ( e-bilet,
kadın ve çocuk bilet uygulaması vs)
İlk sorudan hareketle,
artık bu düşmanlık düzeni işlemiyor. Futbol sermayesi bunun farkında,
taraftarın seyirciye dönüştüğü bir şov ortamında kavga döğüşe yer yoktur. Taraftarların
seyircileştirilmesi, eğlence/gösteri sektöründe bir tüketiciye/satın alıcıya
dönüştürülmesi gerekmektedir. Fakat ekilen kin tohumları çoktandır ağaca dönüştü.
Bir anda değiştirmek zor. Kadın ve çocuk bilet uygulamaları bu yönde atılan bir
adımdır. Bu dönüşümün ilk adımı yeni stat inşalarıdır. ‘Nezih’ ortamlarda,
satın alma gücü daha fazla olan insanların gelmesi hedeflenmektedir. Tribün
kültürünün esas unsuru taraftarlara ise kale arkası tribünler yolu
gösterilmektedir. Bütün dünyada gerçek tribüncüler kale arkalarına mahkum
edilmişlerdir.
3) Türkiye
tribünlerinde belirli egemen taraftar grupları var maalesef, bunun sebepleri
sizce nelerdir?
Egemen taraftar grupları ilk çıkış
noktaları açısından zorbalıkla bu konuma gelmediler. Gerçekten tribüne büyük
emek vermiş isimlerin çevresinde toplanan gruplar yıllar içinde büyüdüler.
Evet, belli bir ekonomik güce dönüşünce bir paylaşım sorunu doğmuştur. Tekyumruk
bu ekonomik paylaşımın dışındadır ve bu tür ilişkilere girmeyi reddeder.
Haliyle bir egemen-ezilen çelişkisi içinde iktidar mücadelesi vermez. Hayata
soldan bakan Galatasaraylıların grubudur. Tribünlere hükmetme gibi bir amacı
yoktur. Dolayısıyla mütevazı kalmaya kendi kendini mahkûm etmiştir.
4)
Gezi parkı direnişinde ortaya çıkan “İstanbul United”
ruhu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Galatasaray taraftarı bu direnişin
neresindeydi?
İstanbul United sadece bir sosyal medya
fenomeniydi. Polis terörünü iyi tanıyan taraftarların Gezi’de patlayan
planlanmamış birleşik isyanıydı. Kendilerini siyasi bir örgüte ait hissetmeyen
insanların her renk formalarıyla alanlara taşıyan görünmez örgütüydü.
Galatasaray taraftarı hep Gezi’deydi. Galatasaray tribünlerine egemen grubun
ilk gün Taksim’e yürüyüp ertesi gün direnişten çekilmesi ilk gün eyleme gelen
Galatasaraylıları pek etkilemedi. Hatta onlar çekildikten sonra daha fazla
insan Galatasaray formalarını giyip direnişe koştular. Belki Çarşı gibi köklü
ve iyi organize bir grup olmadığımız için Galatasaray adını öne çıkaramadık ama
Galatasaraylıları da hiç olmazsa öksüz bırakmadık Tekyumruk olarak.
5)Son olarak Türkiye tribünlerinde kadınlar kendilerine gereken yeri bulamıyor, maalesef hala erkek egemen sistem tribünlerde de devam ediyor. Sizce kadınlar tribünlerde hakları olan yerleri nasıl alabilirler? Tek Yumruk bu konuda neler düşünüyor?
Her 4 kadından 3’ünün evde oturduğu,
lisanslı kadın sporcu sayısının kadınlar içindeki oranının Binde 4 bile bile
olmadığı bir ülkede kadınlar tribünlere nasıl gitsin? Gitmek isteyenlerin
kimisi de tribünlerdeki seksist, erkek egemen ortama dahil olmak istemiyor.
Tribünlerde yer alan kadınların büyük bir kısmı ise eşi, sevgilisi olmadan
tribüne ayak basmamaktadır. Seyircisiz maç cezalarında kadınların ‘insan
sayılmama’ garabetini bir kenara bırakırsak, seyircisiz maçlarda gördüğümüz
kadın tablosu aslında kadınların da fırsat verildiğinde –erkeklerinden fırsat
kalırsa sporsever olabileceklerinin işaretidir.
Yaşasın Spor Seven Kadın Mücadelemiz
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)