30 Ağustos 2013 Cuma

Football is not the same without you!

İyi ki doğdun Pavel Nedvěd

İtalyanlar özellikle Juventus taraftarları onu çok özlemiş.Biz de tabii .. 

6 Ağustos 2013 Salı

Muhteşem ''Konfederasyon Kupası Sanatı''

Bu sene Brezilya'da düzenlenen ve Brezilya'nın kazandığı Konfederasyon Kupası'na katılan ülkelerin en önemli ressamlarının eserlerinden örnek alınarak bir dizi resim çizildi.İşte ülkelere özel yapılan ve ünlü ressamlarından ilham alınan eserler:

                                           Breziya: Tarsila do Amaral’s – Brazil.

                                           


İtalya: Leonardo Da Vinci


İspanya:Picasso


Uruguay:Carlos Páez Vilaró


Japonya:Utagawa Kuniyoshi


Meksika:Jorge González Camarena



Nijerya: Joseph Amédokpo


Tahiti: Paul Gauguin














5 Ağustos 2013 Pazartesi

Sarı Kırmızı'ya gönül veren "muhalif" adamlar



Galatasaray tribününü yakından takip edenler bilirler. Metin Kurt ruhundan devam eden, kendilerine hayata "soldan" bakan Galatasaraylılar diyen tribün grubu 'Tek Yumruk'u. Biz de kendileriyle bir röportaj gerçekleştirdik, ortaya bu keyifli söyleşi çıktı :)


Biz sarı kırmızıya gönül vermiş bu “muhalif” adamları yakından tanımak istedik.

1) İlk soruma gelince, sitenizde yer alan biz kimiz? adlı bölümde yer alan renklerin kardeşliği üzerine düşünceleriniz nelerdir? Türkiye’de üç büyükler üzerinden yürütülen linç kampanyaları hakkında ne düşünüyorsunuz?



Spor rakiplerinle birlikte güzeldir. Rekabetin dışındaki tüm karşıtlık sunidir. Kendi varlığını ötekine düşmanlık üzerinden kurmak bir zamanların kriz yönetme şekliydi. Dolayısıyla tribünler birbirlerine düşman edildi. Kaosu seven bir ülke olarak bu yönetim modelinden kurtulamadık. Bunun bilincinde olup renklerin kardeşliğini savunmamak gerçek bir sporseverin işi olamaz. Yanlış anlaşılmasın, Renklerin kardeşliği rakibini sevmek değildir. Rakibine saygı duymaktır. Rakibin olmadan sporun güzelliğinin ortaya çıkamayacağını bilmektir.  





2)    Türkiye’de tribün kültürü sizce gerçek anlamda varlığını sürdürebiliyor mu? Son zamanlardaki federasyon uygulamaları hakkında neler düşünüyorsunuz? ( e-bilet, kadın ve çocuk bilet uygulaması vs)

     İlk sorudan hareketle, artık bu düşmanlık düzeni işlemiyor. Futbol sermayesi bunun farkında, taraftarın seyirciye dönüştüğü bir şov ortamında kavga döğüşe yer yoktur. Taraftarların seyircileştirilmesi, eğlence/gösteri sektöründe bir tüketiciye/satın alıcıya dönüştürülmesi gerekmektedir. Fakat ekilen kin tohumları çoktandır ağaca dönüştü. Bir anda değiştirmek zor. Kadın ve çocuk bilet uygulamaları bu yönde atılan bir adımdır. Bu dönüşümün ilk adımı yeni stat inşalarıdır. ‘Nezih’ ortamlarda, satın alma gücü daha fazla olan insanların gelmesi hedeflenmektedir. Tribün kültürünün esas unsuru taraftarlara ise kale arkası tribünler yolu gösterilmektedir. Bütün dünyada gerçek tribüncüler kale arkalarına mahkum edilmişlerdir.

3)    Türkiye tribünlerinde belirli egemen taraftar grupları var maalesef, bunun sebepleri sizce nelerdir?

Egemen taraftar grupları ilk çıkış noktaları açısından zorbalıkla bu konuma gelmediler. Gerçekten tribüne büyük emek vermiş isimlerin çevresinde toplanan gruplar yıllar içinde büyüdüler. Evet, belli bir ekonomik güce dönüşünce bir paylaşım sorunu doğmuştur. Tekyumruk bu ekonomik paylaşımın dışındadır ve bu tür ilişkilere girmeyi reddeder. Haliyle bir egemen-ezilen çelişkisi içinde iktidar mücadelesi vermez. Hayata soldan bakan Galatasaraylıların grubudur. Tribünlere hükmetme gibi bir amacı yoktur. Dolayısıyla mütevazı kalmaya kendi kendini mahkûm etmiştir.

4)    Gezi parkı direnişinde ortaya çıkan “İstanbul United” ruhu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Galatasaray taraftarı bu direnişin neresindeydi?

İstanbul United sadece bir sosyal medya fenomeniydi. Polis terörünü iyi tanıyan taraftarların Gezi’de patlayan planlanmamış birleşik isyanıydı. Kendilerini siyasi bir örgüte ait hissetmeyen insanların her renk formalarıyla alanlara taşıyan görünmez örgütüydü. Galatasaray taraftarı hep Gezi’deydi. Galatasaray tribünlerine egemen grubun ilk gün Taksim’e yürüyüp ertesi gün direnişten çekilmesi ilk gün eyleme gelen Galatasaraylıları pek etkilemedi. Hatta onlar çekildikten sonra daha fazla insan Galatasaray formalarını giyip direnişe koştular. Belki Çarşı gibi köklü ve iyi organize bir grup olmadığımız için Galatasaray adını öne çıkaramadık ama Galatasaraylıları da hiç olmazsa öksüz bırakmadık Tekyumruk olarak. 
    
5)Son olarak Türkiye tribünlerinde kadınlar kendilerine gereken yeri bulamıyor, maalesef hala erkek egemen sistem tribünlerde de devam ediyor. Sizce kadınlar tribünlerde hakları olan yerleri nasıl alabilirler? Tek Yumruk bu konuda neler düşünüyor?


Her 4 kadından 3’ünün evde oturduğu, lisanslı kadın sporcu sayısının kadınlar içindeki oranının Binde 4 bile bile olmadığı bir ülkede kadınlar tribünlere nasıl gitsin? Gitmek isteyenlerin kimisi de tribünlerdeki seksist, erkek egemen ortama dahil olmak istemiyor. Tribünlerde yer alan kadınların büyük bir kısmı ise eşi, sevgilisi olmadan tribüne ayak basmamaktadır. Seyircisiz maç cezalarında kadınların ‘insan sayılmama’ garabetini bir kenara bırakırsak, seyircisiz maçlarda gördüğümüz kadın tablosu aslında kadınların da fırsat verildiğinde –erkeklerinden fırsat kalırsa sporsever olabileceklerinin işaretidir.  

Yaşasın Spor Seven Kadın Mücadelemiz