19 Şubat 2016 Cuma

O'da cinsiyetçilikten kurtulamadı



Güzel olmak zorunda değil. Çekici olmak zorunda hiç değil. O teniste bir tarih yazdı, yazmaya da devam edecek








NAZMİYE KÖSEER/ YENİ YÜZYIL P

Los Angeles’ın cinayetleri ile meşhur Compton bölgesinde 1981 yılında doğdu Serena Williams. Henüz ileride dünyada bu kadar başarılı bir sporcu olacağından habersiz beş kız kardeşin en küçüğüydü. Baba Richard Willams, kızları Venus ve Serena’yı iyi bir sporcu yapmayı kafaya koymuştu. Williams, kızlarını tenis kitapları ve videolardan eğitmeye başlamış, Serena daha üç yaşındayken günde iki saat antrenman yapmaya başlamıştı. Çocukluk yıllarında ablası Venus rakiplerini kolayca yenerken, Serena kısa ve çelimsizdi, ablasından çok daha fazla çalışması gerekiyordu. Öyle de oldu. 14’üncü doğum gününe iki gün kala Serena Williams ilk profesyonel maçına çıktı. İki yıl sonra da dünya sıralamasında ilk yüze girmeyi başardı.

TÜM İNSANLARDAN DAHA ÇOK İSTEDİM

‘Williams Kardeşler’  çiftler turnuvalarında 13 grand slam şampiyonluğu yaşadılar. Serena tekler sıralamasına ilk 5’e 1999 yılında girdi. sezon Amerika Açık finalinde Martin Hingis’i yenerek grand slam’lerde ilk tekler zaferine ulaştı. Zaferin ardından uzun yıllar unutulmayacak konuşmasına imza attı. Williams  “Grand slam tunuvasını kazandım çünkü bunu çok istemiştim. Sanırım şunu söylemek yerinde olacaktır, tüm kariyerim boyunca çeşitli aşamalarda kazanmayı bu gezegendeki diğer tüm insan evlatlarından daha fazla istedim.”

TAKDİRE İHTİYACI YOK

2015 yılında Wimbledon turnuvasını 6’ıncı kez kazanmayı başaran Serena Williams, başarısına gölge düşürmek için bu kez eril bir dil ile onu yaralamayı seçtiler. New York Times’ta yayınlanan berbat bir makale ile Serena’nın ‘anormal’ fiziğine vurgu yapıldı. “Serena  ‘anormal’ fiziği yüzünden yıllardır bu sporu domine ediyor, rakipleri isteseler vücutlarını geliştirip Serena’yı yenebilirler ama bunu yapmamayı seçiyorlar çünkü kadın gibi görünmek istiyorlar.” Bu makale aslında yıllardır Serena Williams’ın fiziksel görüntüsüne karşı duyulan eril nefretin bir dışa vurumu olduğunu gözler önüne serdi.

SHARAPOVA ‘AĞIR’ KALDIRAMIYOR

Sadece oynadığı reklam filmlerinden milyonlarca dolar para kazanan Maria Sharapova, son olarak Avusturalya Açık’ta Serena’ya birkez daha mağlup oldu. Ancak bu mağlubiyet kendisini pek üzmüşe benzemiyor. “2 buçuk kilodan fazla ağırlık kaldıramıyorum. Ağırlık çalışmak sinir bozucu ve fazla zor geliyor. Ayrıca yaptığım spor için gereksiz buluyorum” diyor. Yıllardır rakibine karşı üstünlük kuramayan Sharapova’nın bu denli rahat olması insanı oldukça düşündüyor.

KENDİ ‘LİGİNDE’ YARIŞIYOR
Kendisine yapılan bu denli cinsiyetçi, eril ve ırkçılığa dayanan açıklamaları bir kenara bırakan Serena Williams, kariyerinin zirvesinde olmanın tadını çıkarıyor. Eski dünya bir numarası olan Chris Evert Williams için “Bence o bugüne kadar gördüğümüz en büyük oyuncu” yorumunda bulunmuştu. Bir başka eski dünya sıralaması lideri, Kadın Tenisçiler Birliği'nin (WTA) kurucusu Billie Jean King ise “Serena böyle devam ederse muhtemelen gelmiş geçmiş en iyi tenisçi olacak” dedi.  Serena kimilerine göre çok büyük bir tenis mucizesi, kimilerine göre fiziksel üstünlüğü olduğu için yenilemeyen ‘anormal’ bir sporcu… Ancak su götürmeyecek bir gerçek var, o ismini tarihe altın harflerle yazdırdı ve yazdırmaya devam edecek.

--
SERENA’NIN KARİYERİ
Kariyerinde 69 tekler zaferi bulunan Williams, bunların 21'ini grand slamlerde yaşadı. Wimbledon, ABD Açık ve Avustralya Açık'ta 6'şar, Fransa Açık'ta 3 şampiyonluğa ulaşan Serena, WTA Finalleri'nde de 5 kez kupa kaldırdı. Williams, bir kez daha finale çıkacağı Avustralya Açık'ta şampiyonluklarına 2003, 2005, 2007, 2009, 2010 ve 2015'te ulaştı. Kerber ise grand slam zaferi sığdıramadığı kariyerinde, WTA takvimindeki tekler turnuvalarında 7 defa şampiyonluk yaşadı.

Eşleri benzerleri yok




Tüm dünya onlara hayran, hem çok yetenekliler hem de milyonlarca dolarları var. Ancak içlerinde öyle isimler var ki, hayatlarını birleştirdikleri kadınlarla ünlerine ün kattılar

NAZMİYE KÖSEER / YENİ YÜZYIL P
Futbol dünyasının en önemli isimlerinin hayatlarında olan ve en az onlar kadar meşhur olan kadınlardan bahsediyorum bu hafta.  Yedikleri, içtikleri, giydikleri, meslekleri gibi birçok konuda en az eşleri kadar ünlü olan isimler var. Her ne kadar futbolun bir endüstri olmasından dolayı mutsuz olsam da, yeni nesil futbolun getirdiklerinden biri de hiç şüphesiz bu. Milyonları peşinden sürükleyen futbolcuların, özel hayatlarının, eşlerinin en az saha içi performansı kadar merak edilmesi, dünyada bu yeni durumu da beraberinde getirdi. David-Victoria Beckham, Shakira-Pique, Cristiano Ronaldo-İrina Shayk, Wesley Sneijder-Yolanthe Cabau bu popülerliğe verilebilecek birkaç örnek…

Pique’ye Shakira göndermesi
Barcelona’da forma giyen İspanyol defans oyuncusu Gerard Pique ile Latin şarkıcı Shakira’nın birlikteliği uzun bir dönem gündemde kalmıştı. Çok başarılı bir defans oyuncusu olarak gösterilen Pique, Shakira ile birlikte olmaya başlamasının ardından, eşinin şöhretinin gölgesinde kalmış, Latin şarkıcının her konserine, her etkinliğine gitmesi Barçalı taraftarlar arasında büyük bir tepkiye yol açmıştı. Son olarak İspanya karşıtı açıklamaları ile tüm şimşekleri üzerine çeken Pique’yi taraftarlar kızdırmak içinse çok farklı bir yolu seçti. Espanyol ile oynanan maçta ‘Shakira es de totos” (Shakira hepimizin) şeklinde bir pankart açıldı. Bu pankartı gören Pique’nin ise deliye döndüğünü tahmin etmek hiçte zor değil.
Örnek çiftimiz: Messi & Antonella
Dünyaca ünlü futbolcu Lionel Messi’nin biricik aşkı Antonella Roccuzzo ile birlikteliği tam da ‘örnek aile’ denecek cinsten. İkilinin birlikteliklerinin hikayesi ise oldukça romantik. Aynı mahallenin çocukları olan ikilinin aşkı, her ne kadar Messi'nin 10 yaşında Barcelona'ya gelmesiyle 'mesafe' engeline takılsa da Messi'nin 17 yaşına basar basmaz hayatının aşkı ile birlikte yaşamaya başladı. O günden sonra hiç ayrılık yüzü görmeyen çiftin yaşamı 2 yıl önce dünyaya gelen Thiago ve geçtiğimiz eylül ayında doğan oğlu Benjamin ile mutlu mesut devam ediyor.
Beckham’lar klasiği
Bu dünyada bana göre bir ekoldür David-Victoria Beckham… 1996 yılının Kasım ayında tanışan çift, tüm dünyaya büyük bir aşkın simgesi oldu. Her türlü magazin haberlerinin daimi üyeleri olan ikiliden Victoria Beckham’ın geçtiğimiz yıl bir röportajında kullandığı “Birlikte yaşlanacağım ve birlikte buruşacağım adamın yanında olduğumdan eminim...” cümlesi bu aşkın her türlü magazinden öte güçlü bir bağdan oluştuğunu ortaya koyuyor.

                                      Yolanthe yengemiz
Galatasaray’da forma giyen Hollandalı Wesley Sneijder ve Yolanthe Cabau aşkı ülke gündemimizde her zaman yerini korumaya devam ediyor. Wesley ile evlenmeden önce birkaç erotik filmde rol alan ve bu konunun her ortamda çok fazla üzerinde durulmasından rahatsız olan Yolanthe,  şimdilerde annelik sevinci de yaşıyor. Yolanthe, Türkiye’de kendisine ‘yenge’ denmesinden çok mutlu olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Yolanthe “Yenge lafını Türkiye’de öğrendim. Ama çok hoşuma gidiyor” açıklamasında bulundu.


25 Haziran 2015 Perşembe

Arjantin’in ‘tribün sarhosları’


Futbolla yatıp futbolla kalkan Arjantin’de maçın sonucunu atılan gol değil tribünlerin etkisi belirler. İşte River Plate’in taraftar grubu "Los Borrachos Del Tablon" grubu da rakiplerin korkulu rüyasıdır. Türkçe anlamı ‘Tribün sarhoşu’ olan bu grubun sarhoşluğu alkolden değil River Plate aşkından gelir.



Arjantinliler, futbolu kendi kimlikleriyle özdeşleştirmiş bir halktır. 'Futbollla yaşamak' deyimi tam anlamıyla Arjantin'de yaşanır. Tarihi boyunca bir sürü savaş gören bu Güney Amerika ülkesi sömürge yıllarının bitmesine yakın tarihlerde futbolla tanıştı. Arjantinliler, sömürgenin getirdiği olumsuzlukları futbola tutunarak aştılar. Günümüzde de futbol, Arjantin kültürünün en temel etkenlerindendir. Buenos Aires'te doğan her Arjantinli'nin bir maç tecrübesi vardır. Herkes kendi doğduğu şehrin ya da mahallenin takımını tutar.

Halkın takımı-zengin takımı
Arjantin'de derbilerde özellikle River Plate-Boca Juniors arasında oynanan Superclasico derbisinde hayat durur. Superclasico'ya özetle bakacak olursak River Plate zengin takımı, Boca Juniors ise halkın takımı olarak gösterilir. River Plate daha çok zengin kesimine hitap ettiği için 'Arjantin'in şımarık çocukları' olarak gösterilir. Fakat River'ın öyle bir kale arkası tribünü vardır ki... Rakiplerin korkulu rüyasıdır bu tribün. Bu tribünde yer alan grubun adı Los Borrachos del Tablon'dur. Türkçe anlamı 'Tribün sarhoşları' olan bu grup River Plate aşkından başka gözleri hiçbir şey görmez.
 İlk olaylar 1996’da başladı
 Los Borrachos aynı zamanda Arjantin'in en korkulan ve vahşi gruplarından biri olarak gösterilir. İlk olayları 1996 yılında Independiente ile River Plate arasında oynanan maç sonrası River Plate taraftarları, bir Independiente'li taraftarı bıçaklayarak öldürmesiyle bu 'vahşi' sıfatını aldılar. 2002 yılında Boca Juniors'la oynanan Superclasico'da Boja 4-0 öndeydi. Maçın sonlarına doğru Boca'lıların alayları üzerine Los Borrachos grubu aradaki parmaklıkları kırarak bir çok Boca'lıyı yaraladı ve içlerinden birini öldürdü.

akemi tehdit ettiler Arjantin futbol tarihinin en başarılı takımı olarak gösterilen River Plate 2011 yılında küme düştü. 110 yıllık tarihi olan kulübün böyle bir hezimet yaşaması şehirde matem havasına neden oldu. Küme düşülen maçtan bir gün sonra başkan Passarella’yı istifaya davet eden afişlerin asılması, bir yöneticinin evine molotof kokteyli atılması ve taraftarın süren öfkesi bir yandan devam ederken öte yandan da kulüp yönetimi için şok bir iddia ortaya atıldı. Kulüp hakkında açılan soruşturmada, River Plate’in küme düştüğü Belgrano maçının devre arasında, yönetimin bilgisi dahilinde takımın en ateşli taraftar grubu Los Borrachos del Tablon lideri ve birkaç taraftarın hakem odasına girerek hakemleri tehdit ettiği iddia edildi. Maçın hakemi Sergio Pezzotta da bu iddiayı doğruladı.

Yurt Gazetesihttp://www.yurtgazetesi.com.tr/spor/arjantinin-tribun-sarhoslari-h91165.html
akemi tehdit ettiler Arjantin futbol tarihinin en başarılı takımı olarak gösterilen River Plate 2011 yılında küme düştü. 110 yıllık tarihi olan kulübün böyle bir hezimet yaşaması şehirde matem havasına neden oldu. Küme düşülen maçtan bir gün sonra başkan Passarella’yı istifaya davet eden afişlerin asılması, bir yöneticinin evine molotof kokteyli atılması ve taraftarın süren öfkesi bir yandan devam ederken öte yandan da kulüp yönetimi için şok bir iddia ortaya atıldı. Kulüp hakkında açılan soruşturmada, River Plate’in küme düştüğü Belgrano maçının devre arasında, yönetimin bilgisi dahilinde takımın en ateşli taraftar grubu Los Borrachos del Tablon lideri ve birkaç taraftarın hakem odasına girerek hakemleri tehdit ettiği iddia edildi. Maçın hakemi Sergio Pezzotta da bu iddiayı doğruladı.

Yurt Gazetesihttp://www.yurtgazetesi.com.tr/spor/arjantinin-tribun-sarhoslari-h91165.html
Arjantin’in ‘tribün sarhosları’

akemi tehdit ettiler Arjantin futbol tarihinin en başarılı takımı olarak gösterilen River Plate 2011 yılında küme düştü. 110 yıllık tarihi olan kulübün böyle bir hezimet yaşaması şehirde matem havasına neden oldu. Küme düşülen maçtan bir gün sonra başkan Passarella’yı istifaya davet eden afişlerin asılması, bir yöneticinin evine molotof kokteyli atılması ve taraftarın süren öfkesi bir yandan devam ederken öte yandan da kulüp yönetimi için şok bir iddia ortaya atıldı. Kulüp hakkında açılan soruşturmada, River Plate’in küme düştüğü Belgrano maçının devre arasında, yönetimin bilgisi dahilinde takımın en ateşli taraftar grubu Los Borrachos del Tablon lideri ve birkaç taraftarın hakem odasına girerek hakemleri tehdit ettiği iddia edildi. Maçın hakemi Sergio Pezzotta da bu iddiayı doğruladı.

Yurt Gazetesihttp://www.yurtgazetesi.com.tr/spor/arjantinin-tribun-sarhoslari-h91165.htmlHakemi tehdit ettiler
 Arjantin futbol tarihinin en başarılı takımı olarak gösterilen River Plate 2011 yılında küme düştü. 110 yıllık tarihi olan kulübün böyle bir hezimet yaşaması şehirde matem havasına neden oldu. Küme düşülen maçtan bir gün sonra başkan Passarella’yı istifaya davet eden afişlerin asılması, bir yöneticinin evine molotof kokteyli atılması ve taraftarın süren öfkesi bir
yandan devam ederken öte yandan da kulüp yönetimi için şok bir iddia ortaya atıldı. Kulüp hakkında açılan soruşturmada, River Plate’in küme düştüğü Belgrano maçının devre arasında, yönetimin bilgisi dahilinde takımın en ateşli taraftar grubu Los Borrachos del Tablon lideri ve birkaç taraftarın hakem odasına girerek hakemleri tehdit ettiği iddia edildi. Maçın hakemi Sergio Pezzotta da bu iddiayı doğruladı.





24 Haziran 2015 Çarşamba

Faşizme karşı omuz omuza! ST PAULİ

Bir tribün düşünün, aslında bir dünya hayali. Onlar bu hayali tribünlerinde yaşatıyor. Devrimcilerin, hippilerin, eşcinsellerin, evsizlerin kısacası kabul görenlerin dışında kalanların takımı ST. Pauli... Antifa kültürünün en önemli temsilcisi....

NAZMİYE KÖSEER
Almanya'nın Hamburg kentinde 25 bin kişilik bir tribünde tüm dünyanın konuşacağı güzellikte işler çıkaran ve bunu sadece tribünlerini sevdikleri için yapan taraftarlar St. Pauli taraftarları. Futbol ve tribün kültürünü seven herkes en az bir kere duymuştur bu efsane grubu... Takımlarından daha çok taraftarları ile gündemdedirler... St. Pauli tamamiyle şehri ile özdeşleşmiş bir takım. Hemen hemen bütün evlerde, camlarda ST. Pauli byrakları asılır. Bu bayraklarda anti nazist işaretler ve semboller görülür.

 
Tribün tamamen anti-faşist
Almanya tribünlerine bakıldığında hemen hemen her kulübün kökeninde Neo Nazi taraftarlara rastlanırken, St Pauli tribünlerinde buna imkan yoktur. Grubun tamamı sol görüşlüdür. Dazlaklar burada kapıdan dahi içeri giremez. St. Pauli'yi diğer sol görüşlü tribünlerden diğer bir özelliği ise üst kimlik olan, eşçinsel, punkçı, evsiz, iş adamı gibi birçok farklı alandan bireylerin de ortak paydası olabilmesi. 
 
'Hepimiz kardeşiz'
29 Mayıs 1993'te Almanya'nın Solingen şehrinde meydana gelen ve bir Türk aileden 5 kardeşin vefat ettiği Solingen Katliamı ile ilgili de St Pauli tribünleri sessiz kalmamıştır. Neo nazi yandaşı 4 kişinin evleri kundaklası sonıcu çıkan olaydan sonra St Pauli tribünlerinde "Faşistleri boş verin, hepimiz kardeşiz" yazan bir pankart açmışlar. Gezi olaylarını da unutmayan St Pauli 'hepimiz çapulcuyuz, Diren Gezi Parkı' pankartları da açarak Gezi'ye destek vermişlerdir.

Homofobiye karşılar
St Pauli'nin en önemli özelliklerinden biri de homofobi ve transfobiye karşı olmaları...2003 yılında kulübün başkanı olan eşcinsel tiyatrocu Corney Litmann'ın hikâyesi dillere destan bir şekilde anlatılır. Tunuslu erkek arkadaşı Maduo Ellabib'le evli olan Litmann, bir söyleşide, "Teknik olarak futboldan anlamıyorum; zaten böylesi daha iyi. Belki bir oyuncunun karakter olarak St. Pauli'ye uyup uymadığını söyleyebilirim; fakat sportif kararları, teknik yöneticiler vermeli" demişti.

23 Haziran 2015 Salı

Tebrikler! ‘Inter City Firm ile tanıştınız'



İngiltere’de 80’li yıllardaki neo-nazi kültüründen etkilenmeyen nadir gruplardan olan Inter City Firm, West Ham United'a gönülden bağlarıyla bilinir. ICF'nin ezeli rakibi Millwall Bushwackers'la arasındaki ‘kanlı rekabet’ birçok film ve makaleye konu oldu.

Arzu Nur İzci


http://yurtgazetesi.com.tr/images/haberler/inter_city_firm_ile_tanistiniz_h90925_39d8b.jpg
1895 yılında Thames Ironworks F.C ismiyle tersane işçileri tarafından kurulan West Ham United, şu anki statları Upton Park'a taşındıktan sonra takım mahallenin ismi olan West Ham ismini alır. West Ham United ilk maçını rakip tersane işçilerinin kurduğu Millwall'a karşı yapar. Bu maç 10 bin kişinin önünde oynanır. O yıllarda iki komşu mahalle ve iki rakip şirketin sakin bir rekabeti içinde geçer West Ham-Millwall maçları. Daha sonra 'kanlı derbi' olarak gösterilen bu rekabetin artması 1920'de başlar. Maaşlarını alamayan tersane işçileri greve gider. İki rakip tersane şirketi çalışanları haklarını almak için el ele direnirler.


Millwall grevi bırakır 
Fakat bir grup gizliden gizliye grevi bıraktı ve tekrar işbaşı yaptı. Bu grup Millwall mahallesi çalışanlarında oluşan bir gruptu. Böylece 'kanlı rekabetin' fitili ateşlendi. İhanete uğradıklarını düşünen West Ham'lılar Millwall'lulara saldırılar düzenlemeye başladı. Bu saldırılara cevap veren Millwall çalışanları 1921 yılında West Ham'lı işçi bir genci döverek öldürmeleri bu maçların dünyanın en şiddetli mahalle şavaşı olmasına neden oldu. En çok deplasmana giden grup West Ham taraftarları daha sonra kendilerine deplasman deplasman gezdikleri için Inter City Firm adını verirler. Bu grup İngiltere'nin en çok deplasman yapan gruplarının başında gelir. Genelde trenle deplasmanlara giden West Ham'lılar, çıkardıkları kavgalarla gittikleri bölgenin korkulu rüyası olurlar.

*Inter City Firm'in en belirgin özelliklerinden biriyse ettikleri kavgadan sonra yerde yatanların üzerine bir kartvizit bırakırlar. Bu kartvizitin üzerinde ise 'Tebrikler ICF ile tanıştınız' yazıyor.


                                                                                 Filmlere konu oldu
 O dönemlerde Ada'da taraftar kültüründe baskın şekilde hissedilen neo-nazi skinhead (saçlarını kazıtan grup) ICF'yi etkilemedi. ICF ezeli rakipleri Millwall Bushwackers ve Leeds United York Shire Republic Army grupları gibi ırkçı değildir. Demir Leydi döneminde siyahi olan Cass Pennant'ı liderleri yaparlar. Politik ayrımcılığı sevmezler. Onlar, West Ham United sevgisinde bayraklaştırdıkları kaosa dayalı şiddetin peşindedirler. Inter City Firm ve liderleri Cass Pennant'ın hikayesi sinemaya da konu olmuştur. 2005 yılında West Ham United-Millwall taraftarları arasındaki rekabeti konu alan "Yeşil Sokak Holiganları" filmi Ada'nın bu asi çocuklarını konu etmiştir. Daha sonra 2008 yılında da ICF lideri Cass Pennant'ın hayatını konu alan "Cass" filmi vizyona girmiştir.

Roma'nın SOL tarafı!

 Serie A'nın güçlü takımlarından AS Roma'nın taraftar grubu Commande Ultra Curva Sud. Güney tribünü olarak bilinen Curva Sud'da maçları izleyen bu grup endüstriyel futbola olan karşı duruşlarıyla bilinir...

Arzu Nur İzci
Roma'nın SOL tarafı!

Sizler için hazırladığımız "Bir Dünya Taraftar" yazı dizisinin ilk durağı İtalya. İtalya'da bilindiği gibi futbol herşeyden önce gelir. Futbol hem tutku hem yaşam tarzı demektir. İtalya'nın başkenti Roma'nın iki büyük takımından biri AS Roma'nın taraftar grubu Commande Ultra Curva Sud ülkenin en ünlü gruplarından biridir. Sarı-kırmızı renklere gönül vermiş Roma Ultras, sol kimliği ve endüstriyel futbola olan karşı duruşlarıyla bilinir.

En büyük gruplardan biri 
Curva Sud yani Güney Tribünü, 1970'li yıllarda sadece küçük küçük gruplardan oluşuyordu. Koordinasyonsuzluktan yakınan 9 Ocak 1977 yılında küçük grupların birleşmesiyle oluşan Ultras Granata’yı örnek alan nFedayn, Squadre D'azione, Mods grupları 1996 yılında birleşerek Roma Ultras'ı kurdu. Birleşme sonucu daha koordinasyon halinde olan taraftarlar, İtalya'nın en büyük gruplarından birini kurmuş oldu.

Uzmanlık alanı Sopalı Pankart
 Roma'lı taraftarların uzmanlık alanı sopalı pankarttır. Roma Ultras grubu, Ocak ayında Lazio ile oynanan karşılaşmada başta Francesco Totti olmak üzere AS Roma tarihinde efsaneleşmiş futbolculardan oluşan sopalı pankartlar açarak tribün şovu yapmıştı. Karşılaşma 2-2'lik beraberlikle sonuçlandı.

Futbolcudan hesap sorma

AS Roma Ultras'a takımda oynayan futbolcular da çok saygı göstermektedir. Roma'da taraftar herşeyden önce gelir. Örneğin geride bıraktığımız sezon uzun bir aradan sonra Avrupa kupalarında mücadele eden Roma, UEFA Avrupa Ligi 3. turda ezeli rakiplerinden Fiorentina'ya 3-0 yenilerek kupaya veda etmişti. Maçın ardından tribünlerin protestolarına maruz kalan başta kaptan Totti ve De Rossi olmak üzere futbolcular taraftarlardan özür diledi. Futbolcular, ultras tribününe giderek bu durumu düzelteceklerine dair söz verdiler. Taraftara verdiği sözü tutan As Roma takımı sezonu 2. bitirerek tekrar Avrupa'da mücadele etme hakkın kazandı.



En büyük rakip Irriducibili
 Roma şehrinin iki büyük takımı AS Roma ve SS Lazio arasında oynanan derbiler dünyanın en büyük maçlarından biri olarak gösterilir. Bu derbilerde maçlardan çok tribünler arasındaki rekabet dikkat çeker. Başkent derbisi adı verilen bu maçlar genellikle karşılaşma öncesi Roma Olimpiyar Stadı çevresinde çıkan olaylar nedeniyle gündüz saatlerinde oynatılır. Lazio'nun taraftar grubu Irriducibili en az Commande Ultra Curva Sud kadar ün salmış bir gruptur. Irriducibili'nin anlamı 'Boyun eğmeyen, razı gelmeyen' anlamındadır.





Serie A'nın güçlü takımlarından AS Roma'nın taraftar grubu Commande Ultra Curva Sud. Güney tribünü olarak bilinen Curva Sud'da maçları izleyen bu grup endüstriyel futbola olan karşı duruşlarıyla bilinir.

Yurt Gazetesihttp://www.yurtgazetesi.com.tr/spor/roma-nin-sol-tarafi-h90490.html
Serie A'nın güçlü takımlarından AS Roma'nın taraftar grubu Commande Ultra Curva Sud. Güney tribünü olarak bilinen Curva Sud'da maçları izleyen bu grup endüstriyel futbola olan karşı duruşlarıyla bilinir

Yurt Gazetesihttp://www.yurtgazetesi.com.tr/spor/roma-nin-sol-tarafi-h90490.html
Serie A'nın güçlü takımlarından AS Roma'nın taraftar grubu Commande Ultra Curva Sud. Güney tribünü olarak bilinen Curva Sud'da maçları izleyen bu grup endüstriyel futbola olan karşı duruşlarıyla bilinir

Yurt Gazetesihttp://www.yurtgazetesi.com.tr/spor/roma-nin-sol-tarafi-h90490.html
Serie A'nın güçlü takımlarından AS Roma'nın taraftar grubu Commande Ultra Curva Sud. Güney tribünü olarak bilinen Curva Sud'da maçları izleyen bu grup endüstriyel futbola olan karşı duruşlarıyla bilinir

Yurt Gazetesihttp://www.yurtgazetesi.com.tr/spor/roma-nin-sol-tarafi-h90490.html

Serie A'nın güçlü takımlarından AS Roma'nın taraftar grubu Commande Ultra Curva Sud. Güney tribünü olarak bilinen Curva Sud'da maçları izleyen bu grup endüstriyel futbola olan karşı duruşlarıyla bilinir

Yurt Gazetesihttp://www.yurtgazetesi.com.tr/spor/roma-nin-sol-tarafi-h90490.html

Islah edilemeyen mezarcılar: GROBARİ

Anlamını Sırpça 'mezarcılar'dan alan Sırbistan'ın en güçlü ekiplerinden Partizan'ın dur durak tanımayan taraftar grubu Grobari, tüm Balkanların en vahşi grubu olma ünvanına sahip...

http://yurtgazetesi.com.tr/images/haberler/mezar_kazicilar_yarin_yurt_ta_h90493_c6790.jpg 
Nazmiye Köseer

 Sırpça 'Mezarcılar' yani Grobari, Sırbistan’ın en köklü ve güçlü kulübü Partizan’ın şöhreti kulübünü aşmış taraftar grubunu sizler için incelemeye karar verdik. Grobari, Balkanlar da hatta tüm dünyada en vahşi taraftar grubudur. Sırp milliyetçisi ve koyu Ortodoks eğilimli taraftarlardan oluşan bu grup, Partizan’ın Sırbistan’la sorun yaşayan bir ülkenin herhangi bir takımıyla eşleşmesi durumunda bir anda provoke olmuş bir politize gruba dönüşebilir.

 Ezeli rakip Kızılyıldız
 Ezeli rakipleri Crvena Zvezda'dan (Kızıl Yıldız) ve taraftar gruplerı Delije'den ölümüne nefret ederler. Bu iki takımın bir araya geldiği maçlarda olayların yaşanmama gibi bir ihtimali yoktur. Delije yani Sırpça 'Delikanlı'ların da olayların çıkmasında katkısı hiç kanıksanamaz derecede büyüktür. Bu iki taraftar grubu tüm dünyada büyük korku yaratmaktadır.

Ortodoks Brothers
 Kardeş kulüpleri Yunanistan’dan PAOK’tur. Kendilerini “Orthodox Brothers” olarak nitelerler ancak onları Ortodoksluk dışında bağlayan asıl nokta her ikisinin de kendi renklerinin siyah-beyaz; ezeli rakiplerinin renklerininse kırmızı-beyaz ( Kızılyıldız ve Olympiakos) olmasıdır.

Türk ve müslüman düşmanı
 Grobari'nin aşırı derecede Türk ve müslüman düşmanı olduğu bilinmektedir. Sırbistan Ligi'nin müslüman takımı Fk Novi Pazar ile yaptıkları maçlarda birçok kez Türk bayrağı yakıp Hz. Muhammed'e hakaret ettikleri görülmüştür.




Tüm dünya onlardan korkuyor
  Grobari, adli sicili itibariyle tüm Balkanlar’ın hatta tüm Dünya’nın en agresif grubudur. Sırbistan’da Adalet Bakanlığı ve emniyet güçleri çeşitli sosyal entegrasyon politikaları üzerine konuşuyor. Ancak henüz herhangi bir rakip takım taraftarı olarak bu grubun mihmandarlığını yaptığı bir güruh içerisinde maç izlemek çok akıl işi gibi görünmüyor.