9 Eylül 2013 Pazartesi

Talihsiz Büyükbaba!

Recreativo de Huelva'yı aşağıdaki iğrenç formalardan tanıyordum.İspanya'da kurulan Huelva ilk futbol kulübü olduğu için Büyükbaba ismini almış.Hikayesini okuduğumda talihsiz tarihlerine çok şaşırdım.
Bloga da yazayım dedim..

 Futbolun İspanya'ya topraklarına gelmesi İngiltere'den tam 30 yıl sonra gerçekleşti. İspanya'nın ilk futbol kulübü olan Recreativo de Huelva uzun tarihine rağmen İspanya'nın 'Kaybedenler Kulübü' olarak biliniyor. İspanya'daki dünyanın en başarılı kulüplerinin başarılarının aksine Huelva başarısızlıkları ile tanınır.


Charles Adams
 İngiltere-Avustralya ortaklı Rio Tinto adlı maden şirketi için Huelva'ya gelen eski süvari Charles Adams, tam bir futbol tutkunuydu. 1873 yılında kurulan şirket, Huelva'nın güneybatısında bulunan Rio Tinto Nehri'nin çevresinde; altın, gümüş, bakır ve diğer değerli madenleri arıyordu. Adams, madenlerde vakit geçirebilmek için, şirketin İngilizlerden oluşan maden işçileriyle futbol oynamaya başladı. Bölgeye ulaşımın rahat sağlanabilmesi için, aynı zamanda bir demiryolu inşa ediliyordu. Demiryolunda ise, bölgede yaşayan İspanyollar çalışıyordu. İşte, İspanyolların futbolla ilk tanışması, bu işçilerin aralarında yaptıkları maçlarla oldu. Bölgeye daha sonra gelen Alexander McKay ve Robert Russell Ross adlı iki İskoç doktor, İngiliz ve İspanyol işçilerin maçlarının sağlık açısından ciddi faydaları olduğunu söyleyince; maçlar, düzenli olarak oynanmaya başladı. Bu maçlar, madende çalışan işçilerin dayanıklılığını ve kondisyonunu arttırıyordu. Ayrıca bu maçlar, madenlerde, vücutları kötü şartlardan etkilenen madencilerin hastalıkları daha kolay atlatmasına da yol açıyordu. 1874 yılında, defterine not alan Adams, şunları yazmıştı: "Çarşamba günü, ekip olarak, Huelva'nın biraz dışına yürüdük ve demiryolu işçileriyle futbol oynadık. Hepimiz, gerçekten çok eğlendik." 
Kulübün resmi stadı 'Nuevo Colombino'


23 Aralık 1889'da Charles Adams, İskoçyalı doktor Alexandar McKay, Robert Russell Ross ve  Don Guillermo Sundheim bir araya gelerek, İspanya'nın ilk futbol kulübü olan Huelva Rekreasyon Kulübü (Huelva Recreation Club)'nü kurdu.Kulüp ilk resmi maçını 1905 yılında Sevilla ile yaptı.Bu maç İspanya futbol tarihinin ilk maçı olarak da bilinir. Kurulduğu sene kadrosunda sadece 2 İspanyol vardı.Kulüp kurulduğu ilk yıllarda Endülüs Kupası, Seaman Enstitüsü Kupası gibi birçok bölgesel turnuvada şampiyon oldu.

 Huelva şehrinde yaşayan İspanyollara kulüplerini sorduğunuz an takımın lanetlerinden bahsederlermiş.İnanışa göre takım, kulübün stadı Nuevo Colombino'nun kuzey ucunda gol atamadığına inanılıyor. Sahanın kuzeyindeki ceza sahası dışında gol kaçıran Huelvalı topçuların fotoğrafları saklanıyormuş. Bu lanet, oyuncular ve taraftarlar arasında oldukça yüksek bir etkiye sahip. Çünkü Recreativo de Huelva'nın müzesinde, kazanılan birkaç kupa dışında, bu laneti ortadan kaldırmak için bekletilen; sarımsak, yakılmaya hazır mumlar ve Bakire Meryem resimleri ile ikonaları bulunuyor.


 Kulüp sürekli ikinci ve üçüncü lig'de top oynuyor.Bu köklü takım kuruluşundan 89 yıl sonra La Liga'ya çıkabildi.Ve o sene ligi 18.olarak tamamlayarak tekrar  Segunda División'a (ikinci lig) düşmüştür.Daha sonra kendi kurdukları turnuva olan Trofeo Colombino kupasını 1965 yılından beri  düzenliyorlar.Fakat bu kupayı 46 yılda 12 kez kazanabildiler.
Trofeo Colombino kupası

Kulüp 2002'de La Liga'ya tekrar yükselip Copa Del Rey'de finale kaldı.Finalde Mallorca'ya 3-0 yenildiler.Ligde de düşme hattında oldukları için tekrar ikinci lige döndüler.2005-2006 yılında Segunda División'da şampiyon olan takım ilk ve son defa şampiyonluğu tatmış oldu.Bunca başarısızlıklara rağmen R.Huelva'nın geniş bir taraftar grubu var. 21 bin kişilik statlarında ortalama 17 bin taraftara oynuyorlar ve taraftarları deplasmanlar dahil hiç bir zaman takımlarını yalnız bırakmıyorlar. Huelva'nın taraftarlarına en büyük jestlerinden birisinin acı bir hikayesi var. 2006 yılında Madrid deplasmanına giden taraftarlar bir trafik kazası geçirirler.Kazada biri kadın olmak üzere 4 kişi hayatını kaybeder.Siyah bantlarla maça çıkan futbolcular Real Madrid karşısında destansı bir performans göstererek maçtan 3-0 galip ayrıldılar.Her atılan golden sonra gökyüzüne bakan futbolcular sayesinde Real Madrid taraftarı da ölenler için saygı duruşunda bulunurlar.


Recreativo de Huelva kulübü son zamanlarda ekonomik sıkıntılar ile boğuşmakta..

Kaynak: www.esquire.com.tr Gökhan İlker




30 Ağustos 2013 Cuma

Football is not the same without you!

İyi ki doğdun Pavel Nedvěd

İtalyanlar özellikle Juventus taraftarları onu çok özlemiş.Biz de tabii .. 

6 Ağustos 2013 Salı

Muhteşem ''Konfederasyon Kupası Sanatı''

Bu sene Brezilya'da düzenlenen ve Brezilya'nın kazandığı Konfederasyon Kupası'na katılan ülkelerin en önemli ressamlarının eserlerinden örnek alınarak bir dizi resim çizildi.İşte ülkelere özel yapılan ve ünlü ressamlarından ilham alınan eserler:

                                           Breziya: Tarsila do Amaral’s – Brazil.

                                           


İtalya: Leonardo Da Vinci


İspanya:Picasso


Uruguay:Carlos Páez Vilaró


Japonya:Utagawa Kuniyoshi


Meksika:Jorge González Camarena



Nijerya: Joseph Amédokpo


Tahiti: Paul Gauguin














5 Ağustos 2013 Pazartesi

Sarı Kırmızı'ya gönül veren "muhalif" adamlar



Galatasaray tribününü yakından takip edenler bilirler. Metin Kurt ruhundan devam eden, kendilerine hayata "soldan" bakan Galatasaraylılar diyen tribün grubu 'Tek Yumruk'u. Biz de kendileriyle bir röportaj gerçekleştirdik, ortaya bu keyifli söyleşi çıktı :)


Biz sarı kırmızıya gönül vermiş bu “muhalif” adamları yakından tanımak istedik.

1) İlk soruma gelince, sitenizde yer alan biz kimiz? adlı bölümde yer alan renklerin kardeşliği üzerine düşünceleriniz nelerdir? Türkiye’de üç büyükler üzerinden yürütülen linç kampanyaları hakkında ne düşünüyorsunuz?



Spor rakiplerinle birlikte güzeldir. Rekabetin dışındaki tüm karşıtlık sunidir. Kendi varlığını ötekine düşmanlık üzerinden kurmak bir zamanların kriz yönetme şekliydi. Dolayısıyla tribünler birbirlerine düşman edildi. Kaosu seven bir ülke olarak bu yönetim modelinden kurtulamadık. Bunun bilincinde olup renklerin kardeşliğini savunmamak gerçek bir sporseverin işi olamaz. Yanlış anlaşılmasın, Renklerin kardeşliği rakibini sevmek değildir. Rakibine saygı duymaktır. Rakibin olmadan sporun güzelliğinin ortaya çıkamayacağını bilmektir.  





2)    Türkiye’de tribün kültürü sizce gerçek anlamda varlığını sürdürebiliyor mu? Son zamanlardaki federasyon uygulamaları hakkında neler düşünüyorsunuz? ( e-bilet, kadın ve çocuk bilet uygulaması vs)

     İlk sorudan hareketle, artık bu düşmanlık düzeni işlemiyor. Futbol sermayesi bunun farkında, taraftarın seyirciye dönüştüğü bir şov ortamında kavga döğüşe yer yoktur. Taraftarların seyircileştirilmesi, eğlence/gösteri sektöründe bir tüketiciye/satın alıcıya dönüştürülmesi gerekmektedir. Fakat ekilen kin tohumları çoktandır ağaca dönüştü. Bir anda değiştirmek zor. Kadın ve çocuk bilet uygulamaları bu yönde atılan bir adımdır. Bu dönüşümün ilk adımı yeni stat inşalarıdır. ‘Nezih’ ortamlarda, satın alma gücü daha fazla olan insanların gelmesi hedeflenmektedir. Tribün kültürünün esas unsuru taraftarlara ise kale arkası tribünler yolu gösterilmektedir. Bütün dünyada gerçek tribüncüler kale arkalarına mahkum edilmişlerdir.

3)    Türkiye tribünlerinde belirli egemen taraftar grupları var maalesef, bunun sebepleri sizce nelerdir?

Egemen taraftar grupları ilk çıkış noktaları açısından zorbalıkla bu konuma gelmediler. Gerçekten tribüne büyük emek vermiş isimlerin çevresinde toplanan gruplar yıllar içinde büyüdüler. Evet, belli bir ekonomik güce dönüşünce bir paylaşım sorunu doğmuştur. Tekyumruk bu ekonomik paylaşımın dışındadır ve bu tür ilişkilere girmeyi reddeder. Haliyle bir egemen-ezilen çelişkisi içinde iktidar mücadelesi vermez. Hayata soldan bakan Galatasaraylıların grubudur. Tribünlere hükmetme gibi bir amacı yoktur. Dolayısıyla mütevazı kalmaya kendi kendini mahkûm etmiştir.

4)    Gezi parkı direnişinde ortaya çıkan “İstanbul United” ruhu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Galatasaray taraftarı bu direnişin neresindeydi?

İstanbul United sadece bir sosyal medya fenomeniydi. Polis terörünü iyi tanıyan taraftarların Gezi’de patlayan planlanmamış birleşik isyanıydı. Kendilerini siyasi bir örgüte ait hissetmeyen insanların her renk formalarıyla alanlara taşıyan görünmez örgütüydü. Galatasaray taraftarı hep Gezi’deydi. Galatasaray tribünlerine egemen grubun ilk gün Taksim’e yürüyüp ertesi gün direnişten çekilmesi ilk gün eyleme gelen Galatasaraylıları pek etkilemedi. Hatta onlar çekildikten sonra daha fazla insan Galatasaray formalarını giyip direnişe koştular. Belki Çarşı gibi köklü ve iyi organize bir grup olmadığımız için Galatasaray adını öne çıkaramadık ama Galatasaraylıları da hiç olmazsa öksüz bırakmadık Tekyumruk olarak. 
    
5)Son olarak Türkiye tribünlerinde kadınlar kendilerine gereken yeri bulamıyor, maalesef hala erkek egemen sistem tribünlerde de devam ediyor. Sizce kadınlar tribünlerde hakları olan yerleri nasıl alabilirler? Tek Yumruk bu konuda neler düşünüyor?


Her 4 kadından 3’ünün evde oturduğu, lisanslı kadın sporcu sayısının kadınlar içindeki oranının Binde 4 bile bile olmadığı bir ülkede kadınlar tribünlere nasıl gitsin? Gitmek isteyenlerin kimisi de tribünlerdeki seksist, erkek egemen ortama dahil olmak istemiyor. Tribünlerde yer alan kadınların büyük bir kısmı ise eşi, sevgilisi olmadan tribüne ayak basmamaktadır. Seyircisiz maç cezalarında kadınların ‘insan sayılmama’ garabetini bir kenara bırakırsak, seyircisiz maçlarda gördüğümüz kadın tablosu aslında kadınların da fırsat verildiğinde –erkeklerinden fırsat kalırsa sporsever olabileceklerinin işaretidir.  

Yaşasın Spor Seven Kadın Mücadelemiz

21 Temmuz 2013 Pazar

Reggae time!


1984 yılında efsane Ruud Gullit'in söylediği şarkı.Pek eğlenceli şarkıdır :)

Şarkını youtube linki de bu: http://www.youtube.com/watch?v=RhmJFOa4RgQ 




18 Temmuz 2013 Perşembe

Körfezin Sultanları'na Pembe Kombine

Kocaelispor Başkanı Nebil Uzun,Kocaelispor Kulübü Şube Sorumlusu İlyas Çakır ile Körfezin Sultanları
Kocaelispor'un kadın taraftar grubu Körfezin Sultanları, Kulüp Başkanı Nebil Uzun ile görüştü. Başkan Nebil Uzun gelecek sezon için düşündüğü aile projesine Körfezin Sultanları'nı da dahil etti.Görüşme sonucu Sultanlar'ın yaptığı açıklama şöyle: ''Başkan Nebil Uzun ile yaptığımız görüşme olumlu sonuçlandı. Bu sene yapacağı aile projesine bizi de dahil etti. Körfezin Sultanları artık pembe kombine kart ile yeni tribünde yerini alacak. Başkanımız bayan taraftar sayısının artması için elimizden geleni yapmamızı istiyor. Biz de onun bu isteğini memnuniyetle yerine getireceğimize dair sözümüzü verdik. Kocaelispor'umuza büyük destekte bulunmak için pembe kombine kart satışı olacak. Kombinemizi satın almak için sayfamıza mesaj atmanız yeterli. KÖRFEZİN SULTANLARI''

Kaynak: Körfezin Sultanları twitter hesabı



4 Temmuz 2013 Perşembe

''Başarıya açız''


             Roma'nın kombine tanıtım sloganı ''Kimse bizden daha aç şarıya açız'' 





  

16 Mayıs 2013 Perşembe

Nostalji: ''Bu mu sizin bayrak adamınız''



   2005 yılında Roma tribunleri'nin Curva Sud'da açtığı pankart  ''Di Canio: Milan, Ternana, Sheffield,  Westham, Celtic, Napoli, Charlton: Bu mu sizin bayrak adamınız?''

6 Mayıs 2013 Pazartesi

''Dişi Kaplanlar'' Röportajı


Onlar pankartta yazdığı gibi gerçekten kadının tribündeki seslerinden biri. Ptt 1.Lig'de mücadele eden Adanaspor taraftar grubu 'Dişi Kaplanlar' 2009 yılında resmi olarak maçlara gelmeye başladılar.Memleket aşığı bu kadınlar her maçta kendilerine ayrılan tribünde takımlarını destekliyorlar. Hatta erkek taraftarların ''Kadınlar yapamaz'' dedikleri deplasmanlara bile gidiyorlar.Onlar herkesin kendi memleketinin takımını tutması gerektiğini savunuyor. İşte Dişi Kaplanlar'ın kurucusu Müge Aydın ile bir yaptığımız söyleşi :
1-Bir kadın taraftar grubu fikri nasıl ortaya çıktı?Nasıl karar verdiniz? 
Lisedeyken maçlara gittiğimde erkeklerin arasında rahat edemiyordum ve yakın arkadaşlarımdan biriyle oturup internetten ve çevremizden bayanları maça davet edip bayanlarla bir arada takımımızı destekleyebileceğimizi düşündük. Biz zor olanı seçip şehrimizin takımını destekledik ve bunu tribünde yaptık.

2-Bu kadar kadın nasıl bir araya geldiniz?Nasıl organize oluyorsunuz?
Okuduğumuz lisede örgütlendik önce ve internette sosyal paylaşım sitelerinden kendimizi duyurduk. Adana basını da bize çok destek oldu bu konuda. Adanaspor’u tanıttık güzel ve güvenilir bir ortam kurduk bu yüzden de bir gelen bir daha bırakmıyordu. Maçlara giderken ortak bir yerde toplanıp stada birlikte giriyorduk.
3-Tribünlere yeni bir taraftar grubu kazandırdınız.Bu grubun çoğunluğunun kadın olması diğer erkek grupları tarafından nasıl karşılandı?Zorluk yaşadınız mı?
Tabi ki zorluk yaşadık hiçbir başarı kolayca kazanılmaz. Ama tribün bize çok sahip çıktı. Tribünden erkekler kızlarını,eşlerini güvenip emanet etti. Biz bu güveni onlara aşıladık. Amacımız Adanaspordu bunu gösterdik bu yüzden de kötü karşılanmadık.

4-Tribünlerde sizi en çok rahatsız eden şey ne?Rahatsız olduğunuz bir şey varsa bunu engellemek için bir şeyler yapıyor musunuz?
Eskiden küfür ve şiddetti. Ama zamanla bunları aştık. Şu anda bizim tribünümüzde toplu küfür olayı yok. Kavga çıktığı zamanlarda tribünde önce biz koruma altına alınıyoruz. Bugüne kadar olaylardan çok etkilenmedik yani. Küfürü engellemek için pankartlar yaptık ve tribünde var olduğumuzu gösterdik. Mesela biri küfür ettiğinde diğeri onu burada bayanlar var sus diyerek uyarıda bulunuyor. Bizim sayemizde daha medeni bir tribün oluştu.

5-Bestelerinizi blogunuzda gördüm çok güzel yazılmış ellerinize sağlık :) Kadınların da erkekler kadar bir takıma aşık olabileceğinin kanıtlarından birisiniz. Sizce erkekler neden futbol konusunda kadınlara karşı bu kadar önyargılılar?
Çok teşekkür ederiz.Erkekler kadınlara her platformda karşı. Şu anda onların en özeline tek hobileri olan futbola bile el atmış bulunuyoruz. Bu durum onları rahatsız ediyordur ama bu bizim tribünde pek geçerli değil. Duyuyorum başka şehirlerde bayan taraftar grubu hiç hoş karşılanmıyormuş ama bizim tribün artık bunu aştı sanırım birazda şehrin büyüklüğünden kaynaklanıyor.
6-En çok merak ettiğim konulardan biri de deplasmanlara gidebiliyor olmanız . İlk deplasman hikayenizi anlatır mısınız?Nasıl deneyimler yaşadınız?
Deplasman kültürü maçı tribünden izlemekten çok daha farklı bir duygu. Bir kere grubun kaynaşması için çok güzel bir ortam oluyor ve takımını başka şehirde rakip takıma ve rakip taraftara karşı desteklemek daha bir onurlu. İlk deplasmanım yıllar önceydi bizim için zorlu deplasmanlardan olan Konya'ydı. Biliyorsunuz Konya'yla şu anda deplasman yasağımız var. Hele ki böyle derbi havasında geçen bir deplasmana gittiyseniz inanın daha bir gurur duyuyorsunuz. O zaman tek giden bayan bendim ve bütün ilgi üzerimdeydi. Bunu başarabilen Türkiye’de çok bayan yok çünkü. 
7-Maçlara toplu şekilde mi gidiyorsunuz?
Evet maçlara toplu gidiyoruz maç saatinden 2 saat önce toplanıp stada besteler söyleyerek giriyoruz.

8-Peki kulüp yöneticileri ve futbolculardan nasıl tepkiler aldınız?
Tabi ki kulüp başkanımız bizimle gurur duyuyor. O zamanlarda bir röportajında, ''Türkiye'de ilklerden birini bizim taraftarlarımızdan Dişi Kaplanlar gerçekleştiriyor. Bu gurur verici'' şeklinde açıklamada bulunmuştu. Futbolcularımızın da hoşuna gidiyor.Bizler onlara iyi günde kötü günde  destek oluyoruz.

9-Körfezin Sultanları’na da aynı soruyu sordum size de sormak istiyorum. Geçen sene seyircisiz maçlara kadın taraftarların alınması uygulaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu uygulama harikaydı yıllardır tribündeyim ama o duyguyu hiçbir maçta yaşamamıştım. Çocukluğumdan beri bunun hayaliyle yaşıyordum ve hayalimi gerçekleştirmiştim. Erkekler kadar bizimde tribünde iyi olduğumuzu göstermek için çok güzel bir uygulama olmuştu. Bizim cezalı maçlarımız sezonun ilk 2 maçıydı. Bu yüzden bütün yaz hazırlıklarımız sürdü. Biz ekmeğini yediğimiz suyunu içtiğimiz şehrimizin takımını destekliyoruz. Ve şehrimizin milliyetçisi olmaktan gurur duyuyoruz. Herkesi de bu duyguyu yaşamaya davet ediyoruz. İster Adana’da ister İzmir'de isterse Malatya'da olsun. Bütün bayanların bu duyguyu yaşaması lazım.







23 Nisan 2013 Salı

Bu Gurur ultrAslan'ın

İspanyol gazetesi Abc, Avrupa takımlarının yaptığı en iyi 8 koreografiyi seçti. Listede sadece Türkiye'den Galatasaray var. Takım ve arma aşkı için gece gündüz çalışan ultrAslan " Cimbom Başı Dik Yürür" koreografisi ile listede 4. sırada yer alıyor.

1) BORUSSIA DORTMUND 












Borussia Dortmund taraftarı Şampiyonlar Ligi'nde Malaga ile oynanan maçta bu koreografiyi yapmışlar, tüm dünya hayranlıkla izlemişti.

2) INTER




















3) SALERNITANA

Serie-C'nin en tutkulu taraftarlarından sayılan Salerno koreografilerinde oldukça ünlü olmuş durumdalar. 









4) GALATASARAY (utrAslan)













 2011-2012 sezonunda Beşiktaş ile oynadığı derbide taraftarların yapmış olduğu Cimbom Başı Dik Yürür koreografisi ile ultrAslan koreografi serisine başladı. Bu yıl da Şampiyonlar Ligi olmak üzere bir çok maçta tribünlerde harikalar yarattı.

5) BAYERN MUNIH




















2010 yılında Lyon ile oynanan maçta sadece karton kullanarak yapılan bu koreografi 5.sırada

6) AIK















İsveç tribünlerinin en özgün ve aktif taraftar grubu AIK takımına ait.

7) ST ETIENNE


















St Etienne taraftarı Paris Saint Germain ile oynadıkları maçta bu koreografiyi yapmışlar. 

8)SAMPDORIA


19 Nisan 2013 Cuma

Nostalji: Hollanda-SSCB

Tarih : 25 Temmuz 1988
 Yer: Munih Olimpiyat Stadı 
İzleyici sayısı : 72.308

Hans van Breukelen, Berry van Aerle, Frank Rijkaard, Ronald Koeman, Adrie van Tiggelen, Gerald Vanenburg, Jan Wouters, Arnold Muhren, Erwin Koeman, Ruud Gullit, Marco van Basten.
 Teknik Direktör: Rinus Michels.

Rinat Dasaev, Vagiz Khidiatullin, Anatoly Demianenko, Gennady Litovchenko, Sergei Aleinikov, Alexander Zavarov, Sergei Gotsmanov (69' Sergei Baltacha), Alexei Mikhailichenko, Vasily Rats, Oleg Protasov (72' Victor Pasulko), Igor Belanov. 
Teknik Direktör: Valery Lobanovsky.






2-0 Hollanda'nın galibiyetiyle biten maçın özetini buradan izleyebilirsiniz. 










13 Nisan 2013 Cumartesi

Cumhuriyetten Önce Oynanan İlk Maç



Cumhuriyet'in  ilanından önce Türk Milli Takımı; Nedim Kaleci (Altınordu) , Hasan Kamil Sporel (Fenerbahçe) , Cafer Çağatay (Fenerbahçe) , İsmet Uluğ (Fenerbahçe) , Nihat Bekdik (Galatasaray) , Baron Feyzi (Altınordu) , Emin (Altınordu) , Alaeddin Baydar (Fenerbahçe) , Zeki Rıza Sporel (Fenerbahçe) , Sabih Arca (Fenerbahçe) , Bedri Gürsoy (Fenerbahçe)  kadrosuyla ilk maçını 2 Temmuz 1922 Pazar günü İngiltere ile oynamıştır ve İngilizleri 4-0 yenmiştir.


ŞANLI GENÇLERİMİZ VAROLSUNLAR!
-
Milli Türk Takımının Kahır Galebesi
-
Milli İstanbul Takımının Evvelki Gün Şehrimizde İngiliz Futbolunun En İyi Oyuncularından  Murekkeb  Muhtelit Takımı Sıfıra Karşı 4 Sayı ile Mağlup Etmiştir.
-
Evvelki Günkü Futbol Müsabakasının Kahrtaman Galipleri



İlk Futbol Takımımız 


Soldan Sağa :Sağiç Muhacim Alaaddin Bey,Orta Muhacim Zeki Bey,Soliç Muhacim Şükrü Bey,Solaçık Muhacim Sabih Bey



Soldan Sağa: Sağmuavin Ekrem Bey,Ortamuavin İsmet Bey, Solmuavin Refik Bey,Sağaçık Muhacim Emin Bey



Soldan Sağa: Sağ Mudafii Hasan Kemal Bey, Kaleci Nedim Bey, Sol Müdafii Cafer Bey

Sağ muavinliğe ve sol açıklığa seçilmiş olan Galatasaray'dan Nihat ve Sadi Beyler ,rahatsız oldukları için yerlerine diğer iki oyuncumuz ikame etmişti.  Milli takımımıza hasım olarak meydana çıkan İngiliz takımı sıfıra karşı dört sayı ile mağlup oldu. İngiliz Milli Takımı'nda İngiltere'de şampiyonluk müsabakalarına iştirak etmiş İrlandalı kuvvetli futbolcular vardı.
  Futbol,atletizm müsabakaları esnasında tertipsizlikten fazla vakit geçirildiği için ancak sekizde başlanabildi.
Oyun Zeki Beyin yanındaki arkadaşına verdiği küçük pasla başladı. Şimdi takımlar meydana çıktığı vakit heyecan içinde bağrışan seyirci, kitlelerine çok asabi bir sessizlik çökmüştü. Herkesin simasında daima oyunun neticesini düşünen bir üzüntü vardı. Hasım takım,ilk dakikada akınlar yaparak bu üzüntünün çok haklı olduğunu gösteriyordu.
Birkaç dakika sonra oyuncularımızın gayretiyle top hasmın tarafına geçti.O vakit seyircilerin hararetli teşvik avezeleri başladı. Asabiyet içinde çırpınan bütün kalpler,yalnız bir şey temenni ediyordu: Yalnız bir sayı yapabilsek.Oyun başlayalı henüz 10 dakika geçmişti ki bu arzu gerçekleşti.
 Refik Bey, hasmın ta muavin hattında bastığı topa el dokundurma hatasına müteakip Hakem Galatasaray'dan Yusuf Ziya Bey'in verdiği serbest vuruş üzerine topu çok ustalıklı bir surette hasmının kalesinin sağ köşesinde ve kalecinin parmaklarına dokundurarak geçirmiş ve birinci sayıyı yapmıştı. O vakit bütün sahayı dolduran Türkler (Gol!) diye bağırıştılar ve derin bir nefis aldılar.
Bu sayı Türklerin asabiyetini hasım tarafa,İngiliz ve Rum seyirciler geçirmişti. Bu ilk sayıdan sonra oyun daha büyük bir şiddet aldı. Hasmın muhacim hattı çok ahenkli ve arkasında da çok tehlikeli akınlar yapıyor  kalemize kuvvetli havaleler gönderiyorlardı. Fakat bütün bunlar müdafilerimizin ve çok kıymetli kalecimiz Nedim Bey'in mukabeleleri ile daima neticesiz kalıyordu.
Top bazı bizim kaleye giderek,bazı onların kalesine uzanarak her iki taraf içinde tehlikeli vaziyetler alırken ve oyun bu seyrini takip ederken Zeki uzak bir mesafeden önündeki açıklıktan istifade ederek şayanı hayret bir suretle kaleye giren top Türk Milli Takımı hesabına ikici sayıyı kaydetti. Artık feslerini havaya atarak bağrışan Türk seyircilerin memnuniyetine payan yoktu.
Oyunun ikinci devresi de her iki tarafın mütemadi didişmesi hasebiyle yorgun olmasına rağmen aynı şeyi muhafaza ediyor ve bilhassa artık Türklerin önünde mağlup duruma düşmüş olan hasım takım vaziyetini tamir için fevkalade gayret ettikleri,çırpındıkları müşahede ediliyordu. Halbuki bilakis oyuncularımız artık gerek yaptıkları,sayılar ve gerek oyunda aldıkları  vaziyetle karşılarındaki takıma karşı tamamen faik bir vaziyette idiler. Ayağındaki topu gol olacağına epeyce kestirememek, kaleye atmamak ve daha iyi vaziyette    bulunan arkadaşına vermek adetinde bulunan Zeki Bey bir defa ayağına geçen topu sürerek müsait bir vaziyete düştükten sonra hasım kalesine bir havale daha gönderdi ve top kalecinin sağ kolunun üzerinden içeri girerek Milli takıma üçüncü sayıyı kazandırdı. Biraz sonra bu kıymetli orta akıncımız dördüncü sayıyı da yaptı.
 Kaynak: Baki Sarısakal www.belgeler.com